Dün akşamüstü Akdeniz Oyunları tenis finallerine gittik eşimle beraber. Çok güzel iki maç seyrettik. İzlenimlerim şöyle:
Saat 17 de üçüncülük, 17:30 da da final maçları başlayacaktı. Daha önceden de bildiğimiz gibi kapıda bir kuyruk ve negatif tavırlı gişe görevlileri vardı. Nedendir bilinmez bizde görevliler hep müşteriyi, bekleyeni suçlar, iter kalkar. Yasakçı ve negatif enerji saçan bir tavırla, buyurgan bir tavırla karşısındakini sonsuza dek beklemek ve itiraz etmemekle yükümlü görür. Gencecik görevli çocuklar aynı tavır içinde. Bir gün önce atletizm finalleri için gittiğimiz stadda olduğu gibi.
Bilet yok. Sanıyorsunuz ki içerisi dolu, izdiham var. Çünkü öyle söylüyorlar, dolu diyorlar. Tabi herkes öfkeleniyor, gerilim tırmanıyor. Bu durumu tahmin ettiğimiz için internetten bilet almayı denemiştik ama maalesef internetten bilet satışı kapalıydı.
Görünmez bir el veya eller biletleri topluca almış anlaşılan. Görünmez el müsade ederse siz de kısıtlı sayıda açılan biletle içeriye girebileceksiniz.
Bir görevli, yetkili veya halka ilişkiler görevlisi, veya federasyon yetkilisi kapıya gelse, hepsi tenis oyuncuları, velileri, yöneticileri olan tenisseverlere merhaba dese, kusura bakmayın bekletiyoruz ama uğraşıyoruz, sizleri fazla bekletmemeye çalışacağız, sağolun, varolun, iyi ki geldiniz de bizim bu organizasyonumuz daha değerli oldu, seyirci en önemli paydaşıdır sporun... dese, gönlümüzü alsa, kendimizi iyi hissettirse de bizler de o sıcakta daha kolay beklesek...
Vakit geçirmek ve umutsuz bekleyişimizi bir gölgede geçirebilmek amacıyla hemen yan taraftaki büyük salona, voleybol maçına yöneliyoruz. Burada durum daha iyi, en azından biz gittiğimizde öyleydi. Bilet satılıyordu. Yanıbaşımızda bir çocuk belirdi ve elimde fazla bilet var alırmısınız dedi. Biletler hem çocukta hem de gişede 1 lira. Evet, neredeyse bedava. O küçücük çocukta 1 liralık biletlerden nasıl olup da fazla fazla olduğunu anlamadığım ve bu durumu etik olarak hiç uygun bulmadığım için çocuktan değil gişeden aldım biletleri.
Girişte sıkı bir üst araması yapılıyor. Bozuk paralara el koyuluyor. Sahaya para fırlatacak kişiler gibi mi görünüyoruz deyince kızcağız bize güvenmiş olmalı ki paraları çantaya geri koydu ve geçtik.
Sonuçta nefis ve serin bir salonda heyecanlı bir voleybol maçının ortasında bulduk kendimizi. Yabancıların 'nose bleed' dedikleri, yani çok yüksekte olduğu için neredeyse burun kanamalarına yol açabilecek koltuklarda oturduk tepede.
Sağolsun bir arkadaşımız tenis için bilet bulmamızı sağladı ve voleybolda kısa süre kalarak ayrıldık ve tenise geçtik. Kapıda bilet için sıcakta bekleşen dostların arasından mahcup bir şekilde içeriye girdiğimizde neredeyse dörtte üçü boş olan 3500 kişilik merkez korta girdik. Daha sonra herkes girebildi maça çünkü tribünler hiçbir zaman dolmadı ama organizasyon tenisseverleri itip kalkarak, kötü davranıp açıklamasız ve ilgisiz bırakarak sınıfta kaldı.
Çok güzel iki maç seyrettik. Çağla 2 sette çok rahat aldı maçı. Hakettiği şekilde de sevincini seyircilerle paylaştı. Kariyerini daha da geliştirebilecek gibi görünüyor, yolu açık olsun. Her ne kadar rakibi çok genç ve tecrübesiz olsa da Çağla hatasız ve etkili bir maç çıkarttı. Benim dikkatimi çeken özellikleri çok az basit hata yapması, oyunu iyi kurgulayıp yönlendirmesi ve aklı dolu vuruş tercihleriydi.
Marsel İlhan'ın maçı çok daha zorluydu. Sloven rakibi 21 yaşında, solak, çok atletik, çok iyi bir fiziği olan cıva gibi bir oyuncuydu. Zor bir maçtı. Çok iyi tenis seyrettik. Artık tenis daha çok baseline da oynanıyor ve ben hiç mutlu değilim. Servis voleler, her fırsatta fileye gelmeler maalesef yok ve bu maç da öyleydi. Sloven oyuncu daha fazla geldi fileye. Birinci setten sonra dropshotları keşfetti ve Marsel'in hiç sevmediği file koşularına mecbur etti. Setler 2-1 olduğunda maç bitti sanan seyircilerden gidenler oldu. Benim bir arkadaşım da maç bitti düşüncesi ile yemeğe gidip uzayan maçın son setinde tekrar gelip maç sonunu izledi.
4 saat sürdü maç Oyuncular kadar tribünde bizler de yorulduk. Maç sonunda Sloven oyuncu kazandı ve kupa töreni yapıldı.
Bugün kadınlar voleybol finali ve kapanış töreni var. Ama dersimi aldım; televizyondan izleyeceğim:)
Çok güzel tesisler kazandı Mersin. Umarım bundan sonraki süreçte bu tesisleri sporu geliştirmek için en iyi şekilde kullanabiliriz. Ama organizasyonu yapanların şapkayı önlerine koyup iyi bir değerlendirme yapmalarına ihtiyaç var.
Sevgilerimle
Ali Cerrahoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder